Cumartesi, Mayıs 22, 2010

Yeniden Doğmak....


Tam 7 gün 20 saat 49 dakikadır susuyorum. Yaşıyorum,Görüyorum,Hissediyorum,Düşünüyorum,Yazıyorum Ama Susuyorum.

Ve eğer geri döneceksem eğer,Sanırım artık bir şeyler söylemenin zamanıdır diye düşündüm. Bir felsefeden bahsedeceğim bu sefer, eski Hint felsefesi olan Karma…

 
Öncelikle hayatın gereği bir şeylere inanarak yaşarız ve onları yaparız, doğrularımız vardır kendimize göre, yanlışlarımız da... İnsan her görüşten kendine uygun olanı alıp kullanmalı kısaca “Ortaya karışık” bir durum yapmalı ki kendini bulsun… Karmanın asıl anlamı “cycle of rebirth” yani yeniden doğuştur. Çok incelersek reenkarnasyona kayıyor fakat bahsetmek istediğim bu değil, reenkarnasyona inanmıyorum zaten, öldük mü ölürüz. Ama eğer ortada konuşulacak bir re-birth varsa, onu yaşarken gerçekleştirmeli insan.
Karma’ya göre insan yaptığı iyi yada kötü şeylerin sonucu mutlaka alır. Uzaklara Hindistan’a gitmeye gerek yok atalarımız da demiş bunu; “Ne ekersen onu biçersin” diye…  Gerçekten de hayat öyle, yaptığınız her şeyin öyle yada böyle illaki karşılığı geliyor. Önemli olan yaptıklarınızdan ders alıp en az hatayla bitirebilmek bu hayatı, çünkü tıpkı öss gibi hayatta da yaptığımız yanlışlar doğruları götürüyor. Zaten hayatın öss’den en kötü tarafı dersi sınavdan sonra öğretmesi değil mi?
Bazen susmak gerekir, avazınız çıktığı kadar susmak… Ortadan kaybolmak istersiniz ya, şimdi, şu an yer yarılsa da içine girsem, hiç kimse bana hiçbir şekilde ulaşamasın… İnsan bir şöyle kendimle baş başa kalayım der ya bazen, işte öyle oldu benimki de… Bir süre kepenkleri indirip tadilat yapmak gibi..
Bu arada güzel bir hikaye okudum ibret alınması gereken…  Kartalların gerçek hikayesi… Çocukken düşünürdüm, herkes bir alt sınıfını yiyor yaşamak için; bitkiyi tırtıl, tırtılı böcek, böceği kurbağa, kurbağayı yılan, yılanı kartal… peki dedim kartalı kim yer? Kartallar en yukarıdadır onları yiyen yok ama o asilliği de taşıyabilmek kolay değilmiş onu öğrendim.. Kartallar yaklaşık 80 sene yaşarlarmış tıpkı insanlar gibi… Tıpkı insanlar gibi ömürleri boyunca tek eşli yaşarlarmış.. En ilginç tarafı bütün hayvanlar aleminin en asili, en güçlüsü olarak 80 sene nasıl yaşabilmeleri.. Meğer kartallar 80 sene yaşabilmek için 40 yaşına gelince yeniden doğmak zorunda kalıyorlarmış… Nasıl mı? Şöyle;  bir kartal 40 yaşına geldiğinde kanatları ağırlaşır, tırnakları kıvrılır, gagası keskinliğini yitirirmiş, yani kartal artık uçamayacak ve avlanamayacak duruma gelirmiş… Ve bu noktada bir karar verirmiş kartal, yeniden doğuşun acılı sürecinin kararı; eğer yeniden doğuşu seçmezse açıktan bir zavallı gibi öleceğini de bilirmiş içten içe… Yeniden doğuşu seçen kartal önce kimselerin ulaşamayacağı yüksek bir dağa yerleşirmiş, gagasını taşa vura vura kırarmış ve yerinden düşürürmüş, sonra gaganın tekrar çıkmasını beklermiş 3 ay…  Yeni, sivri ve daha güçlü gagası çıktıktan sonra bu gagayla tek tek tırnaklarını ve kanatlarını sökermiş, yeniden daha güçlü çıksın diye… ve toplamda yaklaşık 150 gün süren o çok acılı süreci tamamladıktan sonra ortaya yepyeni bir kartal çıkarmış; daha güçlü, daha tecrübeli ve daha asil… Ne kadar da zormuş değil mi o asilliği koruyabilmek…
İşte dedim insanlar da böyle yapabilmeli bazen, bazen durup tecrübelerini değerlendirebilmeli insan… Eksik kısımlarını görebilmeli, onları yerinden sökebilmeli, kendisiyle baş başa kalabilmeli, çevresine uzaktan bakabilmeli kimin nasıl oynadığını görebilmek için… Zor bir süreç olacağını da unutmamalı, ama yeniden doğuşun verdiği güç ile ömrünün geri kalanını daha güçlü, daha tecrübeli geçirebilmeli, en azından bunu denemeli…
Karma yasasında söylenilen gibi, iyi ya da kötü yaptıklarının karşılığını almalı ve gireceği bir sonraki sınavı neredeyse hatasız bitirebilmek için uğraşmalı…
Not: Yukarıdaki resim “Wheel of Karma” yı temsil etmektedir.


Share/Bookmark

0 yorum:

Yorum Gönder