Cumartesi, Temmuz 31, 2010

Modifiyeleştirilebilmek ya da Modifiyeleştirememek


Shakespeare demiş; Modifiyeleştirilebilmek ya da Modifiyeleştirememek işte bütün mesele bu!

Evet gerçekten bütün mesele bu... İngilizler yüzyıllarca boş yere asalet diye yanıp tutuşmamışlar, gerçekten öyle... Asalet insanın içinde olacak, eğer asaletiniz yoksa başbakan karısı bile olsanız oraya yakışmazsınız. Neyse, Modifiye; sağından solundan tatmin olmadığınız birşeyi kurcalamak, çeşitli kısımlarında değişiklik yapmak suretiyle tatmin olmaya çalışmak demektir.. İnsanlar iki çeşittir Shakespeare'in dediği gibi... modifiye olabilenler ve olamayanlar.. Eksik olduğunu gördüğünüz ya da düşündüğünüz kısımlarınızı modifiye edebilmek lazım. Modifiye edelim ki daha güzel olsun değil mi? Tabi insanın elinde olmayan bir şey var, madem söz modifiyeden açıldı, ona da kasa diyelim, yani insanın özü, kendi benliğidir, bir diğer anlamıyla asalet...


Share/Bookmark

Cumartesi, Temmuz 24, 2010

Seven mi Kıskanır Yoksa Güvenmeyen Mi?


Yaz geldi, bütün bir kış beraber gezip tozup, eğlenen çiftlerin birisi tatile giderken ötekisinin gidemediği zamanlara geldik artık.. Bazen öyle bir zaman olur ki, sevdiğiniz sizin yanınızdan ayrılmak zorunda kalabilir, ya da siz onun yanından.. İş gezileri olabilir, ailece tatil planları olabilir bu ayrılıkların sebepleri…

Ve ayrılığın sonucunda siz belirli bir süre beraber olamayacak, bir diğer değişle bir yarınız eksik olacaktır. Hem giden hem kalan için de bu böyle olur genelde.. Giden için, bir şekilde idare edilir durum, sonuçta tatile çıkıyorsunuz değil mi? Peki ya kalan için?? İşte daha önce hiç aklınıza gelmeyen o sorular aklınıza girmek için uğraşır dururlar… Acaba başkasına bakarsa, orada gözüm görmezken ona sarkan olursa, acaba benim yokluğumda başkasını bulursa gibi… Ve haliyle bir kıskançlık sürecini getirir bu sonuçlar…


Share/Bookmark

Salı, Temmuz 20, 2010

Benim İçin Ne Yaparsın

Tamamı alıntıdır, Aslı Hanım'a teşekkürler güzel yazısı için...


Haberi okurken, tüylerim diken diken oldu. Günümüzde ki sevgiler nasıl da ısmarlama, nasıl da maddeyle tartma aşşağılığında. Ve nasıl tükenmez ki böyle sevgiler, üç-beş gün bilemedin 1 ay sonra.

Geçtiğimiz günlerde Türkbükü’nde sabaha karşı sahibi olduğu Mavi Otel’den lazer ile Türkbükü Koyu’nun karşısındaki tepeye “Ece Erken Seni Çok Seviyorum” diye yazdıran Erdinç Acar’a, bir başka karşılaşmalarında, Ece sormuş; ”Benim için, başka ne yaparsın?” Bu soru üzerine, Erdinç “Senin için kolumdaki 26 bin euro’luk saati denize atarım” demiş ve herkesin önünde saati çıkarıp denize atmış. Tabi Ececik, hem çok şaşırmış hem de çok keyiflenip çok sevinmiş.


Share/Bookmark

Pazartesi, Temmuz 19, 2010

Sevmek mi Daha Güzel, Sevilmek mi?



Fuzuli'ye 'Sevmek mi yoksa sevilmek mi daha güzeldir..? ' diye sormuşlar. 'Sevmek' diye cevaplamış ve eklemiş: 'Çünkü sevildiğinden asla emin olamazsın..'

Fuzuli'ye katılmamak elde değil... Hayat denilen bu oyun çok ilginç.. Kendine göre kuralları var, ve kuralları baştan söylemiyor, tam kuralları öğrendim artık derken, daha önce hiç bilmediğiniz bir kural sizin gol yemenize sebep olabiliyor. Neyse, sevmek üzerine konuşuyorduk.. Sevmenin çok çeşitli türleri vardır.

Share/Bookmark

Cumartesi, Temmuz 17, 2010

Her Seçim Bir Kaybediştir


Uzun zamandır yazmıyordum, yazamıyorum nedense... Eh artık bi yerinden başlamak lazım değil mi?? Yazacak o kadar çok şey birikti ki bu sürede.. Neyse...Bugünkü yazıma Can Yücel'in çok sevdiğim bir yazısı ile başlayacağım, üzerine de söyleyecek bir kaç şeyim vardır elbet...


Share/Bookmark

Perşembe, Temmuz 08, 2010

Toygar Işıklı - Sen Eşittir Ben

Blogumda sürekli hayat ve aşk üzerine yazılar yazıyorum, fakat hayat sadece aşktan, aşk da sadece yazılardan ibaret değil, onu farkettim. Ben de konseptimi çok bozmadan aşkın diğer bileşenlerine de değinmeyi düşündüm. Onları Günlük kategorimde yayınlayacağım. Sevdiğim şarkılar, şiirlerden de bahsedeceğim artık... Hani sizi bir anda alıp götürür ya başka başka alemlere... Gözlerinizi kapattığınız anda o aleme girersiniz fonda o sözler duyulmaya başladığında... İşte öyle bir şey...


Share/Bookmark

İlişki Durumu



Daha çok azını yaşadığım şu ahir ömrümde çok insan tanıdım. Hayat işte kimse birbirine benzemiyor, herkesin istediği farklı... Herkesin bir işi var, herkes kararlı ,herkesin acelesi var fakat zaman sınırlı... Herkesin bir adı var, herkes kimlikli. Herkesin amacı var ve görev de belirli... ve kimi yolundan sapmış vakit harcıyor, kimi görevi unutmuş boş konuşuyor, kimi arada kalmış isyan ediyor, ve kimi de yapmış başarmış akıl veriyor... İlişki durumlarına gelirsek de türlü türlü insan var ama gözlemyebildiğim kadarıyla bir kategori sistemi yapabiliriz sanırım... Bugün bununla ilgili yazacağım...


Share/Bookmark

Salı, Temmuz 06, 2010

İnadına Yaşamalı Hayatı


Hepinizin başına gelmiştir, bu hayat oyununda hakkınızın yendiği zamanlar olmuştur, üzülmüşsünüzdür. Hayat denen dağ size hep dik olan yamacını çıkarmıştır siz tırmanmaya çalışırken. Çoğu zaman da, o yamacı tırmanayım derken ayağınız kaymıştır, adımlarınızı sağlam atmamışsınızdır, kayıp baştan başlamışsınızdır. Bazen tuttuğunuz dal yanlış daldır, siz kendinizi yukarı çekmek için ona tutunmak istersiniz ancak, elinizde kalıverir tutunduğunuz anda, siz de tekrar hoop aşağı... Bazen de zorlu çevre koşulları engeller o dağa tırmanmanızı, hani rüzgarlar, fırtınalar, yağmurlar yani elinizde olmayan faktörler engellemeye çalışır sizin tırmanmanızı, bazen siz kendi yolunuzda giderken de size düşman insanlar engellemeye, düşürmeye çalışmıştır sizi...


Share/Bookmark

Pazartesi, Temmuz 05, 2010

Kaybolan Yıllar



Dönüm noktaları vardır insanların hayatlarında... Bir veya birkaç tane olur sayıları, eğer başınızdan hiç geçmediyse ders almak diye bir kavram yoktur benliğinizde, bence edinmelisiniz bir an önce... Karşınıza çıkmış bazı insanlar yaratmıştır bu dönüm noktalarını, iyi ya da kötü insanlar olabilirler, bazen sizi bir daha kaldıramayacağınız şekilde incitmiştir, bazen sizi kullanmıştır bazen de size kurduğu bir cümlesiyle olaylara bakışınızı değiştirmiş ve sizden yeni bir siz yaratan ateşin kıvılcımı oluvermiştir...


Share/Bookmark

Pazar, Temmuz 04, 2010

Alain Delon'lar


Ozan Doğulu yeni bir albüm çıkardı "130 bpm" adıyla, diğer sanatçıların şarkılarını mixleyerek bir nevi djlik yapmış. Zaten Ozan Doğulu benim gördüğüm en iyi müzisyenlerden birisi ve bu işte de kalitesini göstermiş. Albümü kesinlikle tavsiye ederim. Albümde Sıla'yla yaptığı bir düet şarkı var, adı "Alain Delon", ilk klibini de bu şarkıya çekmiş. Şarkıyı çok beğendim, sözleri gerçekten çok doğru, gece hayatında olup bitenlere değişik bir açıdan bakmış, onun üzerine yazacağım bir şeyler.


Share/Bookmark

Bitmiş İlişkilere Hitaben


Herkesin yaşadığı birtakım ilişkiler vardır, hayatında bir dönüm noktası olan, o insandan kendiniz ya da hayata dair çok şey öğrendiğiniz... O insan size öyle bir kazık atmıştır belki hayat boyunca unutamayacağınız, ya da sizi bir daha hiç kimsenin incitemeyeceği şekilde incitmiştir. Yıpranmışsınızdır,paramparça olmuşsunuzdur, bu acımasız hayat oyununda iflasınızı vermişsinizdir bir başka deyişle. Ardından da, tıpkı zümrüdü anka kuşu gibi küllerinizden yeniden doğmuş ve  daha önce olmadığınız şekilde güçlü bir şekilde tekrar başlamışsınızdır oyuna... Bu tip ilişkilerin ardından var söyleyeceklerim bu sefer...


Share/Bookmark

Perşembe, Temmuz 01, 2010

Unutmak mı Alışmak mı?


Ayrıldığında ya da beraberken sevgilisine "Sensiz yaşayamam, ölürüm" diyenlere sinir olurum. Bal gibi yaşarsın, hem bu söz yalan bi kere... Bu yaşına kadar nasıl yaşadıysan, nasıl gülüp eğlendiysen öyle yaşarsın, daha 3 gün önce tanıdığın insan nasıl bir anda senin hayatından daha değerli olur ki hem değil mi?


Share/Bookmark