Cumartesi, Temmuz 17, 2010

Her Seçim Bir Kaybediştir


Uzun zamandır yazmıyordum, yazamıyorum nedense... Eh artık bi yerinden başlamak lazım değil mi?? Yazacak o kadar çok şey birikti ki bu sürede.. Neyse...Bugünkü yazıma Can Yücel'in çok sevdiğim bir yazısı ile başlayacağım, üzerine de söyleyecek bir kaç şeyim vardır elbet...



Her seçim bir kaybediştir. Her tercih bir vazgeçiştir çünkü…
Sabah ise gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz.
Kalkar kalkmaz hayat bin bir seçeneği dayar burnunuzun ucuna…
‘Ne giysem’ telaşından, öğle yemeğinde ‘Ne alırdınız? ‘ diye başucunuzda biten garsona,
‘hangi kanaldaki filmi izlesem’ kararsızlığından,
‘bize oy verin’ diye bağrışan partilere kadar her şey, herkes,
her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar. Yastığınıza teslim olmuşsanız,
belki dışarıda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz.
Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken,
ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz.
Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir.
Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.
Ama yasam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez.
Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yasama şansınız yoktur.
Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa,
çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz.
Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş
bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray
sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.
Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz,
bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir.
Ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.
Can Dündar


Hayatımızda elinizde olmayan, seçemediğiniz bazı şeyler vardır. Ailenizi seçemezsiniz. Nerede doğacağınızı seçemezsiniz. Ama elinizde olmadan size sunulan şartlar sadece bunlardır, geriye kalan bütün bir hayatı nasıl yaşayacağınızı, kimlerle görüşüp görüşmeyeceğinizi, nerede yaşayacağınızı siz seçersiniz.  Ama kontrolünüzde olmayan şeyleri istemek ve bunlar gerçekleşmeyince acı çekmek bizim seçiminizdir.

Acıyı kazanmak ya da kaybetmek... Kaldı ki, işinizi, eşinizi, alışkanlıklarınızı seçmek sizin elinizde. En azından başınıza gelenlere sahip çıkabilirsiniz. Aslında, yaşamımızın yazarı büyük ölçüde biziz, bu sorumluluğu yüklenmesi gereken de… Kazanmayı, kaybetmeyi bir de. Bu yüzdendir ki, her seçim bir kaybediştir, ikisi de yok olsa bile. 

O yüzdendir ki dert etmemek lazım hayatı... Arabesk kültürünün bize dayattığı sorunların kaynağını başkasında arama mantığı yerine, aslında hayatta neredeysek, başımıza ne gelmişse onun bizim seçimimiz sonucunda olduğunun farkına varmak lazım.

Unutmayın bundan 100 yıl sonra şu anda dert ettiğiniz hiçbir insan olmayacak bu dünyada, tabi siz de... O yüzden hızla akıp giderken bu hayatın içinden, Duygularınıza kulak verin; size bir şey söylemeye çalışıyorlar. Yaşamınızı sevgiyle doldurun. Kendi düşüncelerinizin gücünü bilin. "Daha fazlası daha iyidir" diye düşünmekten vazgeçin...

Saygılarımla...



Share/Bookmark

0 yorum:

Yorum Gönder