Haberi okurken, tüylerim diken diken oldu. Günümüzde ki sevgiler nasıl da ısmarlama, nasıl da maddeyle tartma aşşağılığında. Ve nasıl tükenmez ki böyle sevgiler, üç-beş gün bilemedin 1 ay sonra.
Geçtiğimiz günlerde Türkbükü’nde sabaha karşı sahibi olduğu Mavi Otel’den lazer ile Türkbükü Koyu’nun karşısındaki tepeye “Ece Erken Seni Çok Seviyorum” diye yazdıran Erdinç Acar’a, bir başka karşılaşmalarında, Ece sormuş; ”Benim için, başka ne yaparsın?” Bu soru üzerine, Erdinç “Senin için kolumdaki 26 bin euro’luk saati denize atarım” demiş ve herkesin önünde saati çıkarıp denize atmış. Tabi Ececik, hem çok şaşırmış hem de çok keyiflenip çok sevinmiş.
Öncelikle, İlle de soru soracaksan; Zaten Ece’nin sorduğu soru baştan yanlış. ”Benim için, neyi yapamazsın?” dese daha net anlaşılacak aslında, adamda ki hissiyat. Kolay yerden sormayacaksın. Soru zor olacak. Klişe olmayacak, adam sevgisini ifade etmeye çalışırken, yaratıcılığını ve sanatkarlığını da ortaya koyacak. Sonrasında ise, 26 bin euro’luk saat denizi boylarken, hadi şaşırmak serbest. Çünkü adam o kadarlık bir adam. Anladığında, şaşkına döneceksin elbet. Ama ne diye keyiflenir ve sevinirsin. ”Ulan ben o kadar eder miyim, paham biçilmez maddeyle” diyeceksin. Cevabın ”Çektir git” olacak. Sen mal mısın, sen satın alınacak can mısın? Ya sen ne yapıyorsun, adamın alış-verişte para harcarken ki orgazmınla, kendini, hislerini, kadınlığını nasıl bir tutarsın. Nasıl eş değer bulursun.
Günümüzün sevgileri sevgiyse eğer, ben içimde ki aşkın bileklerini keseceğim. Yemin ederim.
Aslı ÖZDEN
**Bu yazı benim de yazarı bulunduğum BayGri.com'dan alınmıştır...
0 yorum:
Yorum Gönder