Çarşamba, Haziran 30, 2010

Pozitif Olmak Üzerine


Bu aralar olağanüstü bir şekilde pozitifim, sabahları kalkamayan ben her sabah dinç kalkıyorum, hep mutluyum, huzurluyum ve kimsenin de bunu bozmasına izin vermiyorum. Yüzümde hep bir gülümseme hakim, aman nazar değmesin... Hayattan bir şey öğrendim sanırım; bu dünya gerçekten enerji ile işliyor, ve başınıza gelen iyi ya da kötü her şey sizin isteğinize göre gelişiyor. Yani siz iyi şeyleri düşünüp olaylara istemeseniz bile olumlu bakmaya çalışırsanız emin olun başınıza gelecek bir sonraki durum olumlu olucak. Kimi insanlar vardır bir de aksilikler, uğursuzluklar gitmez üzerlerinden, kimileri vardır her şeye bir kulp bulurlar, dünyaya sahip olsalar neden güneş benim değil diye morallerini bozarlar. Nedense de gerçekten tüm aksilikler bunların başına gelir. Kısaca olumlu olursanız olumlu şeyler, olmazsanız da olumsuz şeyler gelecek başınıza, seçim sizin...


Share/Bookmark

Salı, Haziran 29, 2010

Sevgili Olmak Üzerine


Çok sevdiğim bir söz vardır; "Aşkı ya yaşarsınız ya da yazarsınız." diye, uzun zaman oldu yazmayalı,demekki bu çocuk aşık diye düşünmeyin,  aşkı yaşamadım, hatta yaşamaya yeltenmedim bile... Çevremde o kadar aşk acısı çeken varken o cesareti nerede bulacağım kendimde. Yani Sezen Abla'nın dediği gibi "Uzak benden aşk uzak artık", yazmaya devam.. Ama Evliya Çelebi misali çok yer gezdim, çok kişi tanıdım, 2-3 hafta içinde... İyisi de çıktı, çürük olanı da... Ee tabi arkadaşlık kavun gibi değil mi sonuçta,iyi bir tanesini bulabilmek için onlarcasını koklamanız gerekir.


Share/Bookmark

Pazar, Haziran 20, 2010

Kadın Dediğin




Kadın Dediğin
 
Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak,kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.


Share/Bookmark

Salı, Haziran 15, 2010

Hissettiğin Kadardır Hayat


Herkesin başına gelmiştir, çoğu zaman kendi halinde akıp giden hayatın içinde bir yerlerde takılıp kalmışsınızdır. Her şeyden ümidinizi kesmiş, yalnızlık denizinde boğulmamak için çırpınır durursunuz. O zaman içinizi dökecek bir dost, sığınacak bir liman bulamazsınız kendinize o dev dalgaların ortasında. Sade ve sadece bir oraya bir buraya savrulur bulursunuz. Hayata tutunabilmeniz, o akıp giden zamana geri dönebilmek için bir tutunacak dal ararsınız belki de...


Share/Bookmark

Çarşamba, Haziran 09, 2010

Sohbet Edilinebilecek İnsanlar


Bir sohbet ortamı düşünün, öyle çok kişi yok, tenha bir ortam... ve bu sohbetin bir resmini çizelim haydi... Önce manzarası; öncelikli tercih tabiki deniz kenarı olur ama büyük şehirdeyseniz ve şehrinizde deniz yoksa, bir binanın terası ya da en üst katında balkon gibi yerlerdede olur bu sohbet... Sohbetin yanına meze olsun, konuşurken ağzınız kurumasın diye birer bira söylersiniz garsona, ortaya da tuzlu fıstık, fonda hafif bir müzik de varsa eğer, dilsizi konuşturur bu ortam ne diyeyim.


Share/Bookmark

Cumartesi, Haziran 05, 2010

Yazan Ne Güzel Yazmış

Dün “Canım” olan, yarın düşmanım olmaz benim..
Yaşananların hatırı hep saklı kalır,
Hatırları sorulur, selamları hep alınır…
Sildiklerim vardır bir de,

Share/Bookmark

Perşembe, Haziran 03, 2010

Martılar


İstanbul'da ne zaman vapurla karşıdan karşıya geçsem martılar dikkatimi çeker... Onlarca martı denizin üstünde uçar durur saatlerce, kimi denize dalar çıkar, kimi sadece havadan bakar. Hatta bazıları evcilleşmek üzeredir neredeyse gelecektir yanınıza...
Sonra düşündüm acaba bu martılar neden sürekli denizin üstünde gezip dururlar diye. Okuduğum güzel bir hikaye aklıma geldi o anda. Onu aktarmak istiyorum bugün, hikaye nerdendir bilmem ama çok hoşuma gider benim...


Share/Bookmark

Çarşamba, Haziran 02, 2010

Onarmaya çalışmak mı, yıkıp yeniden başlamak mı?


Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız.
Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor.
Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.
Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!..

Share/Bookmark

Salı, Haziran 01, 2010

Ayı Derisinden Post, Eski Sevgiliden Dost Olmaz...


Son zamanlarda en popüler ayrılık sözleri arasında girdi "Arkadaş Kalalım" sözü... Üstüne üstlük artık insanlar bunu olgun, modern olmakla özdeşleştiriyorlar. Bence kazın ayağı hiç de öyle değil, hayatınızdan çıkarmadan normal bir hayatınız hiç olmaz bence... 


Share/Bookmark