Perşembe, Haziran 03, 2010

Martılar


İstanbul'da ne zaman vapurla karşıdan karşıya geçsem martılar dikkatimi çeker... Onlarca martı denizin üstünde uçar durur saatlerce, kimi denize dalar çıkar, kimi sadece havadan bakar. Hatta bazıları evcilleşmek üzeredir neredeyse gelecektir yanınıza...
Sonra düşündüm acaba bu martılar neden sürekli denizin üstünde gezip dururlar diye. Okuduğum güzel bir hikaye aklıma geldi o anda. Onu aktarmak istiyorum bugün, hikaye nerdendir bilmem ama çok hoşuma gider benim...



Hikaye şöyle;
Zamanın birinde krallıkların birinde dünyalar güzeli bir prenses yaşarmış, kral kızını o kadar kıskanırmış ki kızı sokağa çıktığı zaman sokaktaki herkese başını öne eğmesini emredermiş. Halk da eğermiş başını malum... Yine prensesin sokağa çıktığı bir gün, gencin biri dayanamamış kafasını hafifçe kaldırmış ve prensesi görmüş. Tesadüf bu ya prenses de ona bakmış o an, gözgöze gelmişler ve aşık olmuşlar. Tabi bu olayı kral öğrenmese olmaz, öğrenir öğrenmez genci saraya yaka paça getirtmiş idam sehpasına çıkarmışlar. Prenses babasına çok yalvarmış ve gencin affedilmesini, ıssız bir adaya sürgün edilmesini sağlamış en azından. Genç ıssız adadayken prenses ile martılar aracılığıyla hep mektuplaşmışlar. Aradan yıllar geçmiş genç, prensesin hasretine dayanamaz olmuş ve son bir mektup yazmış, mektupta "Hasretine dayanamıyorum artık, bu sana son mektubum" yazıyormuş. Fakat martı o son mektubu götürürken ağzından düşürmüş ve prensese götürememiş. Prenses de neden mektubu kestiğini bilmediğinden aylarca sarayın penceresinde öylece beklemiş. Daha sonra martılar bu duruma çok üzülmüşler, ve o gün bu gündür martılar denizde o kaybolan mektubu ararlarmış...


Share/Bookmark

0 yorum:

Yorum Gönder