Salı, Haziran 15, 2010

Hissettiğin Kadardır Hayat


Herkesin başına gelmiştir, çoğu zaman kendi halinde akıp giden hayatın içinde bir yerlerde takılıp kalmışsınızdır. Her şeyden ümidinizi kesmiş, yalnızlık denizinde boğulmamak için çırpınır durursunuz. O zaman içinizi dökecek bir dost, sığınacak bir liman bulamazsınız kendinize o dev dalgaların ortasında. Sade ve sadece bir oraya bir buraya savrulur bulursunuz. Hayata tutunabilmeniz, o akıp giden zamana geri dönebilmek için bir tutunacak dal ararsınız belki de...



Oysa ki farkına varabilmeli insan, her şeyi kendisinin yaptığının, yani iyinin de kötünün de kendi elinde olduğunu... İnsan, içindeki karanlığa sarıldıkça ruhu daha çok kararır, kendi hayatını kendisi karartır farkında olmadan ve fark edemez güzelliklerden ne kadar uzaklaşırsa o kadar kaybolduğunu...

Şair boş yere dememiş
“Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.”

Hayat akıp giderken kendi halinde, sizin o an ne hissettiğinizle emin olun kimse ilgilenmeyecek, siz sevgilinizden ayrılsanız da, sevdiğinizi kaybetseniz de, hatta hayatınızı kaybetseniz bile insanlar eğlenmeye devam edecekler, sabahlara kadar çılgın partiler yine olacak, kutlamalar, ölümler, üzüntüler ve sevinçler olacak yine, unutmamak lazım. Görmek istediğiniz dolu taraf da olabilir boş taraf da...

Kısacası hayat tanımladığın, görebildiğin kadardır. Gökkuşağının rengini seçemezsin, bulutların da öyle... O zaman bize ne kalıyor olayların bizim elimizde olan kısmını, yani neredeyse tamamını, en iyi şekilde görmek ve değerlendirmek... Bırak insanlar seni onların görebildiği kadar, yani senin izin verdiğin kadarını görsünler, daha fazlasını değil... Bırak hayatı senin için başkaları tanımlamasın, sen tanımla... Çünkü ancak o zaman huzuru bulabilirsin...

Carpe diem...


Share/Bookmark

0 yorum:

Yorum Gönder