Perşembe, Eylül 30, 2010

Ağlamak İçin Gözden Yaş Mı Akmalı?



Bazen karşınıza geçip derler ya "Oh ne güzel hiç derdin yok", "Hayat sana güzel be kardeşim" , "Sen de buldun da bunuyorsun"... Hafif bir tebessüm etmek lazım o insanlara şöyle gözünüzün ucuyla bir bakıp da.. Çok dertsiz mi görünüyor acaba insan tüm sıkıntılara rağmen hafif bir tebessüm etmeye çalışırken.. Ya da sadece mutlu insanlar mı anlatmaz sıkıntılarını öyle herkeslere.. Çünkü bir derdi olsaydı anlatırdı değil mi en azından.. Değil mi?

Share/Bookmark

Salı, Eylül 28, 2010

Baskıdaki Aşk




İlişkinin ilk günlerinde neden aşk en ateşli dönemini yaşar bilir misiniz? Çünkü aşk farklıdır, bir başka deyişle farklılıktır. Siz kontrol etmeye çalıştıkça karşınızdakini, benzetmeye çalıştıkça kendinize, aslında aşkı da öldürüyorsunuz içinizdeki.. Bir güç savaşı değildir çünkü aşk, kendi haline bırakmalı, o zaten ne yapacağını bilir, binlerce yıldır bildiği gibi..


Share/Bookmark

Çarşamba, Eylül 08, 2010

Gelecek Olana -Aşka- Dair





Henüz gelmedin.

Ne yol biliyorsun ne de iz. Ajandanda işaretli tarihler arasında yerim, telefon rehberinde önceliğim yok hala.

Zamanım ve kimliğim belirsiz.

Sen kendi yaşam öykünde sana biçilmiş rolünü oynamaya devam ediyorsun her zamanki gibi. Aynı yoldan işe gidip geliyorsun her gün, alışveriş yaptığın mağaza, mahalle bakkalın, faturalarını yatırdığın banka, haftasonu takıldığın alemci tayfan, haftada bir yaptığın aile ziyaretlerin aynı.

Arada bir gözlerini tüm bu dış dünyadan alıp içine çevirdiğinde, dalıp gittiğinde sessiz, bir şey olacağına dair tuhaf bir ürperti duyuyorsun. Bilinmezliğin çekici ama bir o kadar da ürkütücü yanı içini yakıyor.

Silkiniyorsun hemen bu tuhaf duygudan kurtulmak için. Bir yolculuğun başında olduğunu biliyorsun. Ama yerin henüz ayrılmamış. Kalkış saati belirsiz.




Share/Bookmark

Pazartesi, Eylül 06, 2010

Dan Brown - Kayıp Sembol



Son zamanlarda okuduğum en sürükleyici romanlardan birini anlatmak istiyorum. Dan Brown'ın son romanı Kayıp Sembol. Kitap CIA, İncil, Masonlar, ABD ve semboller üzerinde geçiyor. Ünlü bir sembolbilim profesörü olan Robert Langdon isimli bir adamın yüksek dereceli bir mason arkadaşı tarafından ABD başkenti Washington'a çağrıldıktan sonra yaşadığı olayları konu alıyor. Kitaptaki yerlerin gerçek oluşu çok daha etkileyici kılıyor. Bir solukta okudum resmen. Kitabın sonunda ciddi felsefik konuşmalar var ve kitabı bitirdikten sonra en az 1 haftanız bunun üzerine düşünmekle geçiyor, en azından benim öyle geçti ve bir aydınlanma hissediyorsunuz sanki.. Mutlaka okunmalı diyerek kütüphaneme ekledim, ve sizlere de tavsiye ediyorum.

Share/Bookmark

Pazar, Eylül 05, 2010

Sen


En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..



Share/Bookmark

Cuma, Eylül 03, 2010

İskele



Bir yaz akşamı..

Kayalıklara oturmuşum,yıllardır buradayım sanki..

Dalgalar  vuruyor ayaklarıma,

yavaşça, serin serin..

Dolunay var bu akşam..

Mehtap da var denizin tam ortasında,

sanki bir kalkan balığı edasıyla

parıl parıl parıldıyor.

Hafif bir esinti var dalgaların üzerinde salına salına dolaşan..

Share/Bookmark

Perşembe, Eylül 02, 2010

Görücü Usulü



Günümüzde öyle bir devirde yaşıyoruz ki, eskilerin yaptığı doğal olan her şeyi samanlıkta iğne arar gibi arıyoruz sevgili dostlar. Eskilerin yediği hormonsuz doğal yiyeceklerden tutun da yine hormonsuz, doğal ilişkilerine kadar doğal olan her şeye gıpta ile bakar duruma geldik ne yazıkki. Şimdi bir durup da arkamıza baktığımızda aslında doğru olanın, temiz ve saf olanın o günlerde olduğunu düşünüyoruz, ilişkilerde de böyle tabiki. Menfaatin hat safhada olduğu, kimsenin kimse için bir bardak bile su içmediği, insanlara duyguları için değil de, sahip olduğu maddeler için yaklaşılan bir devirde yaşıyoruz. Gülümsemeler sahte, sözler sahte, hatta ilişkiler bile sahte çünkü..


Share/Bookmark