Salı, Mayıs 11, 2010

Hayatımızdaki Hayatlar


Günlük yaşamımızda sayısız insanla birlikteyizdir, beraber zaman geçiririz, iş yaparız, ders dinleriz, beraber güler beraber eğleniriz. Her insanın hayatımızda bir yeri var, kimi ile yakın kimisi ile uzak ilişkiler kuruyoruz. Kimisi ile bütün bir hayatı paylaşıyoruz, kimisi sadece "Merhaba, Merhaba"... Yakın olanlardan bahsetmek gerekirse, onlar bizimle bu hayat oyununda beraber aynı yolda yürüdüğümüz insanlar...



Fakat bazen öyle bir şey olur ki ; çok önem verdiğimiz bir insanın aslında o değeri hiç de haketmediğini, onun için verdiğimiz emeklerin, çabaların boşa gittiğini farkederiz. Sanki bir kumsalda denizin kenarına deniz için akşama kadar kızgın güneşin altında kumdan kale yapmak gibidir bu duygu, siz deniz için bir şeyler çabalamışsınızdır o gelir bir anda yıkar götürür bütün emeğinizi... Emek verdiğiniz insanın doğru insan olduğundan emin olmak lazım, hayat bir daha geri gelmeyecek çünkü... Ama eğer doğru insansa da şu kısa dünyada belki bir kardeş, belki bir eş, belki de anne-baba kazanabilirsiniz...

Diğer taraftan da bazen öyle bir şey olur ki, hayatımıza nasıl girdiğini fark edemediğimiz bir insan sadece bir anlığına hayatımıza girer. Ne bileyim, işiniz düşmüştür, içinizden gelmiştir ya da o sizi bulmuştur... Size tek bir cümle kullanır ve o cümle öyle bir cümledir ki sizin uzun yıllardır en yakınınızdaki kişinin şimdiye kadar kurmuş olduğu cümlelerin tümüne bedeldir. Hayatımızı öyle can alıcı bir noktadan vurur ki, tam da o zaman duymaya ihtiyacımız olan cümleyi duymak bir anda o kişiyi hayatınızın anahtarı yapar.

Elif Şafak bir yazısında şöyle der:
Şimdiye değin nasıl yaşadıysan, gene öyle yaşayacaksın sanırsın.. Sonra beklenmedik bir anda biri çıkar gelir. Etrafındaki kimseye benzemez. Kendini bu yeni insanın aynasında görmeye başlarsın.Yok olanı değil, sende eksik olanı gösteren sihirli bir aynadır o. Ve sen bunca zaman aslında hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığını, bildiğin bir şeye hasret kaldığını anlarsın. Şamar gibi iner hakikat suratına. Sana bu içindeki boşluğu gösteren bu kişi bir pir, üstad, arkadaş, yoldaş, eş ya da bazen bir çocuk olabilir. Önemli olan seni tamamlayacak olan ruhu bulmandır.
 O insan size sizin içinizi görerek yaklaşır, üzerinde baskı oluşturur çevresi, ama o yılmadan içinizde gördüğü sizle konuşur... ve sonunda siz değişirsiniz. O eksik kısmınız kapanmıştır artık...Yazının başında dediğim gibi artık bir kardeş, bir eş ya da bir anne-baba kazanmışsınızdır.

Ve en önemlisi olan o insanı sakın kaybetmeyin, küçük hesaplar uğruna harcamayın, rakının yanına meze yapmayın.. Çünkü o anahtarlar bütün hayatınız boyunca bir çıkar, iki çıkar belki hiç çıkmayabilir bile...

Yüreklerinizdeki sevginin hiç eksilmemesi dileğiyle...


Share/Bookmark

0 yorum:

Yorum Gönder