Salı, Ağustos 17, 2010

Bitiril(emey)en İlişkiler


Hayatta bazen karşınıza bir insan çıkar, siz daha çok küçükken, daha tam olgunlaşmaya başlarken yani hayatın daha sillesini yemeden, daha o sizi türlü türlü oyunlarıyla tanıştırmadan önce yani... O insanla güzel bir ilişkiniz başlar, günler geçer, haftalar geçer, aylar, yıllar derken bir bakmışsınız bir çok insanın evli bile kalamadığı bir süredir çok güzel bir ilişkiniz olmuş. Bir bakıma beraber büyümüşsünüzdür onunla. Bir çok ilk deneyiminizi onunla yaşamışsınızdır, çok değişik yerlere gitmiş, çok keyifli vakitler geçirmiş, unutulamayacak anılar bırakmışsınızdır gerinizde..

İlk zamanlarda yani cicim aylarınızda her şey çok güzel gider, 'aşkım', 'çiçeğim' 'böceğim' sözleri konuşmalarınızın büyük bir kısmını oluşturur, güzel jestler, akıllara bile gelmeyen süprizler yapılır karşılıklı.. Hani filmlerde olur ya, çimlere yatıp ileride geçirmeyi umduğunuz günlerin hesabı yapılır, 'nerede yaşayacağınız', 'hangi işi yapacağınız'ı , hatta 'çocuklarınızın isimlerini' konuşur mutlu olursunuz. Sevgiliniz artık hayatınızın çok büyük bir parçası oluvermiş, tabir-i caizse hayatınızın yapıtaşı oluvermiştir artık...



Derken cicim ayları geçmeye başlar, sevgiliniz artık eskisi gibi sizin üzerinizde titrememektedir. Artık dikkatle sakındığı, sizi rahatsız edebilecek özellikleri yavaşça ortaya çıkmaya başlamış, her iki taraf da maskelerini yavaşça indirmeye başlamıştır... Hani kadınlar der ya genelde 'Artık sen eskisi gibi değilsin' diye, işte öyle bir durum gerçekleşmeye başlamıştır artık.. Tartışmalarınızda alttan alan, sizin kırılmamanız için üzerinizde tir tir titreyen insan başka diyarlara gitmiş, yerine pek de umrunda olmadığınız 'odun' insan gelmiştir. Artık tartışmalarınızda o kırıcı olmayan sözler yerine ağır hitamlar, hatta 'küfür'ler sarfedilmektedir. Beraberken ayrı kavga eder, uzaktayken ayrı kavga edersiniz. Artık sevgisi olmayan taraf da farkında olarak ya da olmayarak hala seven, bir şeyler hissedebilen tarafın da sevgisini incitmeye başlamıştır. Onun o saf sevgisini acımasızca hırpalamaya başlamış, diğer bir deyişle kanlar içinde olmasına bile bakmadan bıçaklamaya başlamıştır o tertemiz yüreğinizi.. Kısacası ilişkiniz için tehlike çanları çalmaktadır artık...

İlişkinizde artık sevgi azaldığı, hatta bittiği için anlamsız yasaklar, kıskançlıklar başlamıştır. Yok 'şununla görüşmeyeceksin', yok 'arkadaş listenden şunu sileceksin' yok 'şuraya gitmeyeceksin' kıskançlıkları bu durumun sadece bir kaç küçük örneğidir. Bu karşılıklı atışmalar günler, haftalar, hatta aylar sürdükçe iki kişilik yalnızlıklar başlamıştır artık. Her iki taraf da mutsuzdur. Eğer ilişki bu noktada biterse sorun yok ama ya bitirilemezse? İşte bunun üzerine var söyleyeceklerim biraz...

'İki kişilik yalnızlık' konumuna geldiğinizde,ki bunu farkettiğinizde, artık çok fazla yapılacak şey de yoktur. Ayrılmak istersiniz fakat ayrılamazsınız da..

Ayrılmak istersiniz çünkü artık sevdiğiniz için değil, sizin için sadece bir alışkanlık haline geldiği için onunla birliktesinizdir. En azından siz bunun farkına varmışsınızdır artık. O artık o eski sevdiğiniz değildir, sizi incitmektedir ve her şeyden önemlisi duygularınızı, hislerinizi kısaca kalbinizi yok etmekte, yaralamaktadır günden güne... ve ayrılmak istersiniz çünkü, onunla bir gelecek aklınızdan bile geçmemektedir, onunla beraber bile vakit geçiremez olmuşsunuzdur.

Öte yandan ayrılamazsınız çünkü dile kolay, senelerinizi onunla geçirmişsinizdir, ve alışkanlıklarınız, çevreniz, gittiğiniz yerler, yediğiniz yemekler bile onu çağrıştırır bir şekilde.. Her gün uyandığınızda ve gece uyumadan telefonda konuştuğunuz kişi artık olmayacaktır hayatınızda... O kadar yaşanmışlıkları, acısıyla tatlısıyla geçirdiğiniz onca anıları çöpe atacaksınızdır. Ve çoğu zaman olduğu gibi yeniden her şeye sıfırdan başlamak, bir insanı tanımak, yeni bir maceraya atılmak sizi korkutmaktadır..

Ayrılmak istemenize rağmen bir türlü buna cesaret edememeyi ben kurşun yemiş bir insana benzetirim hep.. Kurşunu yediğinizi görmüşsünüzdür, kurşunun içeride olduğu her saniyenin sizi biraz daha zehirleyip saniye saniye biraz daha öldürdüğünü, bir süre sonra dönüşü bile olmayan o kötü sona doğru sürüklediğini bilirsiniz. Acilen çıkarmanız gerektiğini bilirsiniz fakat çıkaramazsınız. Yaranıza bir bakarsınız ,acımamaktadır biraz daha dursun dersiniz acı çekmemek uğruna.. Ama çıkarırsanız, yani o keskin, sivri bıçağı yaraya değdirdiğiniz andan itibaren daha önce belki de hayatınızda hiç yaşamadığınız kadar büyük acı çekeceksinizdir, bunu da bilirsiniz, lakin hayatınız kurtulacak ve yaranız iyileştikten sonra yepyeni bir hayata yelken açabileceksinizdir.

Ayrılmak isteyip de ayrılamadığınızda, birazcık cesur olmak gerekiyor diye düşünüyorum ben. Gereksiz, küçük bir kurşun yüzünden ölmek yerine, biraz acı çekip yepyeni bir hayata yelken açmak sizin elinizdedir çünkü.. ve ondan sonra da siz artık yepyeni bir siz olacaksınızdır. Bununla ilgili çok sevdiğim gerçek bir hikayeyi anlatmak isterim. Hikaye kartallarla, kartalların gerçek yaşamı ile ilgili.. Kartallar ortalama 80 sene yaşarlarmış, ve bir kartal 40 yaşına geldiğinde kanatları ağırlaşır, tırnakları kıvrılır, gagası keskinliğini yitirirmiş, yani kartal artık uçamayacak ve avlanamayacak duruma gelirmiş… Ve bu noktada bir karar verirmiş kartal, yeniden doğuşun acılı sürecinin kararı; eğer yeniden doğuşu seçmezse açıktan bir zavallı gibi öleceğini de bilirmiş içten içe… Yeniden doğuşu seçen kartal önce kimselerin ulaşamayacağı yüksek bir dağa yerleşirmiş, gagasını taşa vura vura kırarmış ve yerinden düşürürmüş, sonra gaganın tekrar çıkmasını beklermiş 3 ay…  Yeni, sivri ve daha güçlü gagası çıktıktan sonra bu gagayla tek tek tırnaklarını ve kanatlarını sökermiş, yeniden daha güçlü çıksın diye… ve toplamda yaklaşık 150 gün süren o çok acılı süreci tamamladıktan sonra ortaya yepyeni bir kartal çıkarmış; daha güçlü, daha tecrübeli ve daha asil…

Sonuç olarak, bu 'sıfır noktasında' işte tıpkı kartallar gibi, siz de bu süreci göze alıp seçiminizi bir an önce yapmalısınız bence.. Ya ölecek ve o yeniden doğuşunuzun tadını çıkaramayacaksınızdır ya da O kurşunu yerinden çıkartıp, o güçlü sizi ortaya çıkarmalısınız çok geç kalmadan. Hayatı beklemeyin, o sizi beklemeyecek çünkü..  Yayılın bir an önce çimlerin üzerine.. Çünkü er yada geç çimenler yayılacak üzerinize...


Share/Bookmark

4 yorum:

Adsız dedi ki...

hocam gerçekten yerinde bir yorumlama..

Adsız dedi ki...

ilişkilerin basamakları çok hoş yorumlanmış, su akıyormuşcasına okudum M. Atasever; sıkılmadan ve bir sonraki cumleyi merak ederek.(:

brml

Adsız dedi ki...

canımmm benim ellerini sağlık...tam benm içinde bulunduum durumu anlatmışın sen... ecem

Adsız dedi ki...

melih çok başarılı bi çalışma olmuş ellerine sağlık :) ayrıca kartallarla ilgili olay süpermiş...

Yorum Gönder