Salı, Nisan 27, 2010

İlk Yazı












Herkese merhabalar

Yazmak... Bir dergide,bir gazetede yada kendi kendine yazmak güzel bir şey. Yazdıklarınızı bazen herkes okusun bazen de hiçkimseler okumasın istersiniz. Bazen yaşadıklarınızdan çıkardıklarınızı,öğrendiklerinizi bir yönetmen gibi kurgularsınız yazarken, bazen de bir pazar sabahı deniz kıyısında uzun çam ağaçlarının altında çayınızı yudumlarken gazetede ilginizi çeken bir başlığa takılırsınız. O haberi hemen yanınızdakine okursunuz. Sanırım blog yazmak da bunun gibi bir şey. Kısaca insanın içinden geleni yazması demek. Hissettiklerini, öğrendiklerini, hayattan aldığı dersleri. Kimse okumuyormuşcasına yazılmalı ama. Müfredatta değil ya bu, isteyen okusun, hatta yorumunu yazsın.


Yazmak yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi bir kimliktir.İçinde insanlar bulunur, arkadaşlar bulunur. Herşey de bulunabilir hiçbir şey de... Hoşlandıklarımız da vardır nefret ettiklerimiz de.
Kısacası ben de içinde her şeyi ve hiçbir şeyi barındıran küçük bir blog yazayım dedim. İçimdekiler içimde kalmasın diye...

Şimdiden tiyatrocuların geleneksel sözünü söylemek istiyorum. "Efendim sürç-ü lisan edersek affola..."

Kalın sağlıcakla..


Share/Bookmark

0 yorum:

Yorum Gönder