Pazar, Ağustos 15, 2010

Dostum Musun Düşmanım mı Yoksa Hiçbir Şeyim mi?


Yazıma Tarkan'ın sözleriyle başlamak istiyorum..
"Ayda yılda bir olsada muhakkak ara
Azıcık zamanından ayırda
Öldün mü kaldın mı diye sor ara sıra
Adımı kalbine yaz beni unutma"


Günümüzde insanlar 10dk da arkadaş,1 saatte dost,  2 saatte kardeş, 2 saat sonra da düşman oluveriyorlar. Ne kadar sahte, ne kadar yapmacık değil mi? Bir insan hayatınıza girmişse, arkadaşlıktan daha öte bir samimiyetiniz varsa, yani herkesle paylaşmadığınız şeyleri paylaşıyorsanız eğer, o insan sizin için önemli olmalı.. Siz de onun için tabiki.. Eğer işiniz düştüğünde ya da onun size işiniz düştüğünde arayıp sorma durumu varsa, o ne dost ne de arkadaştır bence..  Menfaate dayalı mükemmel bir ilişkiniz vardır, allah bozmasın.. Allah bozmaz zaten, manfaatiniz bittiği anda bozulur kendisi... Eğer ki dost iseniz, işiniz düşmediğinde de, sırf 'bir ihtiyacın var mı' demek için bile arayıp sormak lazım.. Onu bilirsiniz %99 ihtimalle 'yok sağol' diyecektir ama yine de sormak lazım. Bu vefa göstergesidir çünkü.. Ayda yılda bir olsa da, azıcık zamanınızdan ayırıp da, öldün mü kaldın mı diye aramak lazım dostlarınızı.. Yani Tarkan'ın dediği gibi dostunuzun adını kalbinize yazmanız lazım.. 


Share/Bookmark

Perşembe, Ağustos 12, 2010

SMS Aşkları


Günümüze yeni peydah oldu bu tip ilişkiler.. Birbirinin yüzünü görmeden 'SMS' ile çıkmaya başlıyorlar, yine birbirlerinin yüzünü görmeden de 'SMS' ile ayrılıyor insanlarımız. Bu durumu eskiden, yani cep telefonları yaygın değilken, Facebook, Twitter gibi şeyler daha portakalda vitaminken, yani daha 'mirc' varkenki #zurna kanalında a/s/l diye soru sorulan chat zamanındaki ilişkilere benzetiyorum bunu.. Kardeşimde görüyorum bunu, her an her saniye elinde telefon, sürekli mesaj atıyor.. Çevremdeki bir sürü insanda da bu böyle.. Twitter'ı anlık durum raporu şeklinde kullanan zihniyet, yani 'kalktım', 'yüzümü yıkadım', 'duş aldım', 'ayakkabımı bağladım', 'uyudum' şeklinde süreki twit atanlar, twitter'dan taciz yetmeyince, sms'den devam ediyorlar tacize anlaşılan...



Share/Bookmark

Çarşamba, Ağustos 11, 2010

Bodrum'dan Tarkan Geçti


Geçtiğimiz cumartesi yani 7 Ağustos'ta Bodrum'un en güzide beach'lerinden birinde, Bianca'da Tarkan vardı. Tarkan ile ilgili değerlendirme yapmak istiyorum biraz. Bianca gündüzleri beach olup akşamları da yemek yenilen, güzel bir mekana dönüşüyor. Yani burada konser verilmiyor. Aksine sanatçılar 'sahneye çıkıyorlar' insanları eğlendirmek için. Bir halk konseri olmadığı için de mekanda kategorilere göre oturma düzenleri oluyor. Localar ve standlar yani. Fakat Tarkan'ın kendi isteği ile en ön tarafa ayakta 400 kişi civarında kişi alındı bu konserde.. Biletleri de 89 lira idi ayakta izleyenler için. Localar ve Standların fiyatları ise 300TL civarında değişiyordu. Bianca'ya Tarkan'dan 2 hafta önce Kenan Doğulu, ondan da 2 hafta önce Ajda Pekkan gelmişti. Bianca'nın oturma düzenine göre ve mantıken, oturma düzeni Localar ve Standlar en önde olacak şekilde olur genelde. Fakat Tarkan'ın en önde ayakta olan insanları istemesi sonucu localar ve standlar, ayaktaki insanların arkasına alındı. Ve haliyle de ortalama kişi başı 500tl veren insanlar Tarkan'ı uzaktan izlemek zorunda kalınca eğlenemediler haliyle. Ayaktaki insanlar da herhangi bir içki alamadılar o nedenle çok gaza gelmediklerini söyleyebilirim.


Share/Bookmark

Cumartesi, Temmuz 31, 2010

Modifiyeleştirilebilmek ya da Modifiyeleştirememek


Shakespeare demiş; Modifiyeleştirilebilmek ya da Modifiyeleştirememek işte bütün mesele bu!

Evet gerçekten bütün mesele bu... İngilizler yüzyıllarca boş yere asalet diye yanıp tutuşmamışlar, gerçekten öyle... Asalet insanın içinde olacak, eğer asaletiniz yoksa başbakan karısı bile olsanız oraya yakışmazsınız. Neyse, Modifiye; sağından solundan tatmin olmadığınız birşeyi kurcalamak, çeşitli kısımlarında değişiklik yapmak suretiyle tatmin olmaya çalışmak demektir.. İnsanlar iki çeşittir Shakespeare'in dediği gibi... modifiye olabilenler ve olamayanlar.. Eksik olduğunu gördüğünüz ya da düşündüğünüz kısımlarınızı modifiye edebilmek lazım. Modifiye edelim ki daha güzel olsun değil mi? Tabi insanın elinde olmayan bir şey var, madem söz modifiyeden açıldı, ona da kasa diyelim, yani insanın özü, kendi benliğidir, bir diğer anlamıyla asalet...


Share/Bookmark

Cumartesi, Temmuz 24, 2010

Seven mi Kıskanır Yoksa Güvenmeyen Mi?


Yaz geldi, bütün bir kış beraber gezip tozup, eğlenen çiftlerin birisi tatile giderken ötekisinin gidemediği zamanlara geldik artık.. Bazen öyle bir zaman olur ki, sevdiğiniz sizin yanınızdan ayrılmak zorunda kalabilir, ya da siz onun yanından.. İş gezileri olabilir, ailece tatil planları olabilir bu ayrılıkların sebepleri…

Ve ayrılığın sonucunda siz belirli bir süre beraber olamayacak, bir diğer değişle bir yarınız eksik olacaktır. Hem giden hem kalan için de bu böyle olur genelde.. Giden için, bir şekilde idare edilir durum, sonuçta tatile çıkıyorsunuz değil mi? Peki ya kalan için?? İşte daha önce hiç aklınıza gelmeyen o sorular aklınıza girmek için uğraşır dururlar… Acaba başkasına bakarsa, orada gözüm görmezken ona sarkan olursa, acaba benim yokluğumda başkasını bulursa gibi… Ve haliyle bir kıskançlık sürecini getirir bu sonuçlar…


Share/Bookmark