Günümüzde
hayat o kadar hızlı geçiyor ki artık, zamanımız da sabrımız da kısıtlı. Anlık
mesajlaşmalar, her yöne dakikalar, sosyal ağlar bizi çok sabırsız kılıyor
farketmeden. İnsanlara tahammülümüz de
iyi niyetlerimiz gibi azalıyor günden güne.. Çevremizin Tahtakale’de bir
döviz türünden ötekine koşturan, tüyo almak için çokça çaba harcayan
borsacılardan pek de farkı yok aslında..
Bizim de hayatımızda herkesin hissesi var. Değerleri de tıpkı gerçek bir borsa
gibi anlık değişiyor aslında. Tıpkı borsa oynar gibi insanlara yatırım
yapıyoruz biz de. Emek veriyor, vakit harcıyor, sözler veriyor, mutlu etmek ve
mutlu olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Çevremizdekiler de birer borsa
hissesi gibi değer kazanıp kaybediyor. Kimisi bir dönem tavan yaparken kimisi
iflas edip kapatıyor hissesini. Uzun süreli kazançlar için de her geçen gün
zorlaşıyor doğru insana yatırım yapmak..
skip to main |
skip to sidebar
Günümüz ilişkilerinden bahsediyoruz ya hep, en klişe durumlarından biri de, genelde uzun ilişkilerde yaşanan ilişkiye ara verme durumudur herhalde.. Uzun ilişkilerde en çok rastlanan durumdur bu.. Çiftimizin kavgaları, anlaşamamaları sonucunda uyanık olan taraf (ki genelde kız tarafı olur) bir teklifle gider karşı tarafa ve der ki: "Bu artık böyle olmuyor, bak anlaşamıyoruz da hem, istersen biraz ara verelim, hiç görüşmeyelim. Hem bak birbirimizin kıymetini daha iyi anlarız, hem özleriz de, ara bitince de kaldığımız yerden devam ederiz." Çok güzel bir şekilde süslenmiş bu teklifin altındaki planları çoğu kişi anlamaz, seviyorsa eğer arkasında hiç artniyet beklemez bile seven taraf. Kabul eder teklifi istemese de, ki başka çaresi de yoktur açıkcası, biraz kendine gelir en azından der ve anlaşma gereği ara verirler..
Günümüzde öyle bir devirde yaşıyoruz ki, eskilerin yaptığı doğal olan her şeyi samanlıkta iğne arar gibi arıyoruz sevgili dostlar. Eskilerin yediği hormonsuz doğal yiyeceklerden tutun da yine hormonsuz, doğal ilişkilerine kadar doğal olan her şeye gıpta ile bakar duruma geldik ne yazıkki. Şimdi bir durup da arkamıza baktığımızda aslında doğru olanın, temiz ve saf olanın o günlerde olduğunu düşünüyoruz, ilişkilerde de böyle tabiki. Menfaatin hat safhada olduğu, kimsenin kimse için bir bardak bile su içmediği, insanlara duyguları için değil de, sahip olduğu maddeler için yaklaşılan bir devirde yaşıyoruz. Gülümsemeler sahte, sözler sahte, hatta ilişkiler bile sahte çünkü..
Hayatta bazen karşınıza bir insan çıkar, siz daha çok küçükken, daha tam olgunlaşmaya başlarken yani hayatın daha sillesini yemeden, daha o sizi türlü türlü oyunlarıyla tanıştırmadan önce yani... O insanla güzel bir ilişkiniz başlar, günler geçer, haftalar geçer, aylar, yıllar derken bir bakmışsınız bir çok insanın evli bile kalamadığı bir süredir çok güzel bir ilişkiniz olmuş. Bir bakıma beraber büyümüşsünüzdür onunla. Bir çok ilk deneyiminizi onunla yaşamışsınızdır, çok değişik yerlere gitmiş, çok keyifli vakitler geçirmiş, unutulamayacak anılar bırakmışsınızdır gerinizde..
İlk zamanlarda yani cicim aylarınızda her şey çok güzel gider, 'aşkım', 'çiçeğim' 'böceğim' sözleri konuşmalarınızın büyük bir kısmını oluşturur, güzel jestler, akıllara bile gelmeyen süprizler yapılır karşılıklı.. Hani filmlerde olur ya, çimlere yatıp ileride geçirmeyi umduğunuz günlerin hesabı yapılır, 'nerede yaşayacağınız', 'hangi işi yapacağınız'ı , hatta 'çocuklarınızın isimlerini' konuşur mutlu olursunuz. Sevgiliniz artık hayatınızın çok büyük bir parçası oluvermiş, tabir-i caizse hayatınızın yapıtaşı oluvermiştir artık...
Günümüze yeni peydah oldu bu tip ilişkiler.. Birbirinin yüzünü görmeden 'SMS' ile çıkmaya başlıyorlar, yine birbirlerinin yüzünü görmeden de 'SMS' ile ayrılıyor insanlarımız. Bu durumu eskiden, yani cep telefonları yaygın değilken, Facebook, Twitter gibi şeyler daha portakalda vitaminken, yani daha 'mirc' varkenki #zurna kanalında a/s/l diye soru sorulan chat zamanındaki ilişkilere benzetiyorum bunu.. Kardeşimde görüyorum bunu, her an her saniye elinde telefon, sürekli mesaj atıyor.. Çevremdeki bir sürü insanda da bu böyle.. Twitter'ı anlık durum raporu şeklinde kullanan zihniyet, yani 'kalktım', 'yüzümü yıkadım', 'duş aldım', 'ayakkabımı bağladım', 'uyudum' şeklinde süreki twit atanlar, twitter'dan taciz yetmeyince, sms'den devam ediyorlar tacize anlaşılan...
Shakespeare demiş; Modifiyeleştirilebilmek ya da Modifiyeleştirememek işte bütün mesele bu!
Evet gerçekten bütün mesele bu... İngilizler yüzyıllarca boş yere asalet diye yanıp tutuşmamışlar, gerçekten öyle... Asalet insanın içinde olacak, eğer asaletiniz yoksa başbakan karısı bile olsanız oraya yakışmazsınız. Neyse, Modifiye; sağından solundan tatmin olmadığınız birşeyi kurcalamak, çeşitli kısımlarında değişiklik yapmak suretiyle tatmin olmaya çalışmak demektir.. İnsanlar iki çeşittir Shakespeare'in dediği gibi... modifiye olabilenler ve olamayanlar.. Eksik olduğunu gördüğünüz ya da düşündüğünüz kısımlarınızı modifiye edebilmek lazım. Modifiye edelim ki daha güzel olsun değil mi? Tabi insanın elinde olmayan bir şey var, madem söz modifiyeden açıldı, ona da kasa diyelim, yani insanın özü, kendi benliğidir, bir diğer anlamıyla asalet...
Yaz geldi, bütün bir kış beraber gezip tozup, eğlenen çiftlerin birisi tatile giderken ötekisinin gidemediği zamanlara geldik artık.. Bazen öyle bir zaman olur ki, sevdiğiniz sizin yanınızdan ayrılmak zorunda kalabilir, ya da siz onun yanından.. İş gezileri olabilir, ailece tatil planları olabilir bu ayrılıkların sebepleri…
Ve ayrılığın sonucunda siz belirli bir süre beraber olamayacak, bir diğer değişle bir yarınız eksik olacaktır. Hem giden hem kalan için de bu böyle olur genelde.. Giden için, bir şekilde idare edilir durum, sonuçta tatile çıkıyorsunuz değil mi? Peki ya kalan için?? İşte daha önce hiç aklınıza gelmeyen o sorular aklınıza girmek için uğraşır dururlar… Acaba başkasına bakarsa, orada gözüm görmezken ona sarkan olursa, acaba benim yokluğumda başkasını bulursa gibi… Ve haliyle bir kıskançlık sürecini getirir bu sonuçlar…
Fuzuli'ye 'Sevmek mi yoksa sevilmek mi daha güzeldir..? ' diye sormuşlar. 'Sevmek' diye cevaplamış ve eklemiş: 'Çünkü sevildiğinden asla emin olamazsın..'
Fuzuli'ye katılmamak elde değil... Hayat denilen bu oyun çok ilginç.. Kendine göre kuralları var, ve kuralları baştan söylemiyor, tam kuralları öğrendim artık derken, daha önce hiç bilmediğiniz bir kural sizin gol yemenize sebep olabiliyor. Neyse, sevmek üzerine konuşuyorduk.. Sevmenin çok çeşitli türleri vardır.
Daha çok azını yaşadığım şu ahir ömrümde çok insan tanıdım. Hayat işte kimse birbirine benzemiyor, herkesin istediği farklı... Herkesin bir işi var, herkes kararlı ,herkesin acelesi var fakat zaman sınırlı... Herkesin bir adı var, herkes kimlikli. Herkesin amacı var ve görev de belirli... ve kimi yolundan sapmış vakit harcıyor, kimi görevi unutmuş boş konuşuyor, kimi arada kalmış isyan ediyor, ve kimi de yapmış başarmış akıl veriyor... İlişki durumlarına gelirsek de türlü türlü insan var ama gözlemyebildiğim kadarıyla bir kategori sistemi yapabiliriz sanırım... Bugün bununla ilgili yazacağım...
Ozan Doğulu yeni bir albüm çıkardı "130 bpm" adıyla, diğer sanatçıların şarkılarını mixleyerek bir nevi djlik yapmış. Zaten Ozan Doğulu benim gördüğüm en iyi müzisyenlerden birisi ve bu işte de kalitesini göstermiş. Albümü kesinlikle tavsiye ederim. Albümde Sıla'yla yaptığı bir düet şarkı var, adı "Alain Delon", ilk klibini de bu şarkıya çekmiş. Şarkıyı çok beğendim, sözleri gerçekten çok doğru, gece hayatında olup bitenlere değişik bir açıdan bakmış, onun üzerine yazacağım bir şeyler.
Herkesin yaşadığı birtakım ilişkiler vardır, hayatında bir dönüm noktası olan, o insandan kendiniz ya da hayata dair çok şey öğrendiğiniz... O insan size öyle bir kazık atmıştır belki hayat boyunca unutamayacağınız, ya da sizi bir daha hiç kimsenin incitemeyeceği şekilde incitmiştir. Yıpranmışsınızdır,paramparça olmuşsunuzdur, bu acımasız hayat oyununda iflasınızı vermişsinizdir bir başka deyişle. Ardından da, tıpkı zümrüdü anka kuşu gibi küllerinizden yeniden doğmuş ve daha önce olmadığınız şekilde güçlü bir şekilde tekrar başlamışsınızdır oyuna... Bu tip ilişkilerin ardından var söyleyeceklerim bu sefer...
Çok sevdiğim bir söz vardır; "Aşkı ya yaşarsınız ya da yazarsınız." diye, uzun zaman oldu yazmayalı,demekki bu çocuk aşık diye düşünmeyin, aşkı yaşamadım, hatta yaşamaya yeltenmedim bile... Çevremde o kadar aşk acısı çeken varken o cesareti nerede bulacağım kendimde. Yani Sezen Abla'nın dediği gibi "Uzak benden aşk uzak artık", yazmaya devam.. Ama Evliya Çelebi misali çok yer gezdim, çok kişi tanıdım, 2-3 hafta içinde... İyisi de çıktı, çürük olanı da... Ee tabi arkadaşlık kavun gibi değil mi sonuçta,iyi bir tanesini bulabilmek için onlarcasını koklamanız gerekir.
Melih Atasever Kişisel Blogu
İlişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İlişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Salı, Kasım 05, 2013
Pazartesi, Ocak 17, 2011
Ara Verelim Mi?
Günümüz ilişkilerinden bahsediyoruz ya hep, en klişe durumlarından biri de, genelde uzun ilişkilerde yaşanan ilişkiye ara verme durumudur herhalde.. Uzun ilişkilerde en çok rastlanan durumdur bu.. Çiftimizin kavgaları, anlaşamamaları sonucunda uyanık olan taraf (ki genelde kız tarafı olur) bir teklifle gider karşı tarafa ve der ki: "Bu artık böyle olmuyor, bak anlaşamıyoruz da hem, istersen biraz ara verelim, hiç görüşmeyelim. Hem bak birbirimizin kıymetini daha iyi anlarız, hem özleriz de, ara bitince de kaldığımız yerden devam ederiz." Çok güzel bir şekilde süslenmiş bu teklifin altındaki planları çoğu kişi anlamaz, seviyorsa eğer arkasında hiç artniyet beklemez bile seven taraf. Kabul eder teklifi istemese de, ki başka çaresi de yoktur açıkcası, biraz kendine gelir en azından der ve anlaşma gereği ara verirler..
Ara Verelim Mi?
Etiketler:
Ara Vermek,
Aşk Üzerine,
İlişkiler,
Uzun İlişkiler
Perşembe, Eylül 02, 2010
Görücü Usulü
Günümüzde öyle bir devirde yaşıyoruz ki, eskilerin yaptığı doğal olan her şeyi samanlıkta iğne arar gibi arıyoruz sevgili dostlar. Eskilerin yediği hormonsuz doğal yiyeceklerden tutun da yine hormonsuz, doğal ilişkilerine kadar doğal olan her şeye gıpta ile bakar duruma geldik ne yazıkki. Şimdi bir durup da arkamıza baktığımızda aslında doğru olanın, temiz ve saf olanın o günlerde olduğunu düşünüyoruz, ilişkilerde de böyle tabiki. Menfaatin hat safhada olduğu, kimsenin kimse için bir bardak bile su içmediği, insanlara duyguları için değil de, sahip olduğu maddeler için yaklaşılan bir devirde yaşıyoruz. Gülümsemeler sahte, sözler sahte, hatta ilişkiler bile sahte çünkü..
Görücü Usulü
Etiketler:
Aşk Üzerine,
Görücü Usulü,
İlişkiler
Salı, Ağustos 17, 2010
Bitiril(emey)en İlişkiler
Hayatta bazen karşınıza bir insan çıkar, siz daha çok küçükken, daha tam olgunlaşmaya başlarken yani hayatın daha sillesini yemeden, daha o sizi türlü türlü oyunlarıyla tanıştırmadan önce yani... O insanla güzel bir ilişkiniz başlar, günler geçer, haftalar geçer, aylar, yıllar derken bir bakmışsınız bir çok insanın evli bile kalamadığı bir süredir çok güzel bir ilişkiniz olmuş. Bir bakıma beraber büyümüşsünüzdür onunla. Bir çok ilk deneyiminizi onunla yaşamışsınızdır, çok değişik yerlere gitmiş, çok keyifli vakitler geçirmiş, unutulamayacak anılar bırakmışsınızdır gerinizde..
İlk zamanlarda yani cicim aylarınızda her şey çok güzel gider, 'aşkım', 'çiçeğim' 'böceğim' sözleri konuşmalarınızın büyük bir kısmını oluşturur, güzel jestler, akıllara bile gelmeyen süprizler yapılır karşılıklı.. Hani filmlerde olur ya, çimlere yatıp ileride geçirmeyi umduğunuz günlerin hesabı yapılır, 'nerede yaşayacağınız', 'hangi işi yapacağınız'ı , hatta 'çocuklarınızın isimlerini' konuşur mutlu olursunuz. Sevgiliniz artık hayatınızın çok büyük bir parçası oluvermiş, tabir-i caizse hayatınızın yapıtaşı oluvermiştir artık...
Bitiril(emey)en İlişkiler
Etiketler:
Aşk Üzerine,
Bitirilemeyen İlişkiler,
Bitmiş İlişkiler,
İlişkiler,
Kartallar,
Kavga,
Kurşun,
Mutsuz,
Tercih,
Yeniden Doğuş
Perşembe, Ağustos 12, 2010
SMS Aşkları
Günümüze yeni peydah oldu bu tip ilişkiler.. Birbirinin yüzünü görmeden 'SMS' ile çıkmaya başlıyorlar, yine birbirlerinin yüzünü görmeden de 'SMS' ile ayrılıyor insanlarımız. Bu durumu eskiden, yani cep telefonları yaygın değilken, Facebook, Twitter gibi şeyler daha portakalda vitaminken, yani daha 'mirc' varkenki #zurna kanalında a/s/l diye soru sorulan chat zamanındaki ilişkilere benzetiyorum bunu.. Kardeşimde görüyorum bunu, her an her saniye elinde telefon, sürekli mesaj atıyor.. Çevremdeki bir sürü insanda da bu böyle.. Twitter'ı anlık durum raporu şeklinde kullanan zihniyet, yani 'kalktım', 'yüzümü yıkadım', 'duş aldım', 'ayakkabımı bağladım', 'uyudum' şeklinde süreki twit atanlar, twitter'dan taciz yetmeyince, sms'den devam ediyorlar tacize anlaşılan...
SMS Aşkları
Cumartesi, Temmuz 31, 2010
Modifiyeleştirilebilmek ya da Modifiyeleştirememek
Shakespeare demiş; Modifiyeleştirilebilmek ya da Modifiyeleştirememek işte bütün mesele bu!
Evet gerçekten bütün mesele bu... İngilizler yüzyıllarca boş yere asalet diye yanıp tutuşmamışlar, gerçekten öyle... Asalet insanın içinde olacak, eğer asaletiniz yoksa başbakan karısı bile olsanız oraya yakışmazsınız. Neyse, Modifiye; sağından solundan tatmin olmadığınız birşeyi kurcalamak, çeşitli kısımlarında değişiklik yapmak suretiyle tatmin olmaya çalışmak demektir.. İnsanlar iki çeşittir Shakespeare'in dediği gibi... modifiye olabilenler ve olamayanlar.. Eksik olduğunu gördüğünüz ya da düşündüğünüz kısımlarınızı modifiye edebilmek lazım. Modifiye edelim ki daha güzel olsun değil mi? Tabi insanın elinde olmayan bir şey var, madem söz modifiyeden açıldı, ona da kasa diyelim, yani insanın özü, kendi benliğidir, bir diğer anlamıyla asalet...
Modifiyeleştirilebilmek ya da Modifiyeleştirememek
Etiketler:
Asalet,
Aşk Üzerine,
İlişkiler,
Modifiye
Cumartesi, Temmuz 24, 2010
Seven mi Kıskanır Yoksa Güvenmeyen Mi?
Yaz geldi, bütün bir kış beraber gezip tozup, eğlenen çiftlerin birisi tatile giderken ötekisinin gidemediği zamanlara geldik artık.. Bazen öyle bir zaman olur ki, sevdiğiniz sizin yanınızdan ayrılmak zorunda kalabilir, ya da siz onun yanından.. İş gezileri olabilir, ailece tatil planları olabilir bu ayrılıkların sebepleri…
Ve ayrılığın sonucunda siz belirli bir süre beraber olamayacak, bir diğer değişle bir yarınız eksik olacaktır. Hem giden hem kalan için de bu böyle olur genelde.. Giden için, bir şekilde idare edilir durum, sonuçta tatile çıkıyorsunuz değil mi? Peki ya kalan için?? İşte daha önce hiç aklınıza gelmeyen o sorular aklınıza girmek için uğraşır dururlar… Acaba başkasına bakarsa, orada gözüm görmezken ona sarkan olursa, acaba benim yokluğumda başkasını bulursa gibi… Ve haliyle bir kıskançlık sürecini getirir bu sonuçlar…
Seven mi Kıskanır Yoksa Güvenmeyen Mi?
Etiketler:
Aşk Üzerine,
Güvenmek,
Güvenmeyen,
İlişkiler,
Kıskanmak
Salı, Temmuz 20, 2010
Benim İçin Ne Yaparsın
Tamamı alıntıdır, Aslı Hanım'a teşekkürler güzel yazısı için...
Haberi okurken, tüylerim diken diken oldu. Günümüzde ki sevgiler nasıl da ısmarlama, nasıl da maddeyle tartma aşşağılığında. Ve nasıl tükenmez ki böyle sevgiler, üç-beş gün bilemedin 1 ay sonra.
Geçtiğimiz günlerde Türkbükü’nde sabaha karşı sahibi olduğu Mavi Otel’den lazer ile Türkbükü Koyu’nun karşısındaki tepeye “Ece Erken Seni Çok Seviyorum” diye yazdıran Erdinç Acar’a, bir başka karşılaşmalarında, Ece sormuş; ”Benim için, başka ne yaparsın?” Bu soru üzerine, Erdinç “Senin için kolumdaki 26 bin euro’luk saati denize atarım” demiş ve herkesin önünde saati çıkarıp denize atmış. Tabi Ececik, hem çok şaşırmış hem de çok keyiflenip çok sevinmiş.
Haberi okurken, tüylerim diken diken oldu. Günümüzde ki sevgiler nasıl da ısmarlama, nasıl da maddeyle tartma aşşağılığında. Ve nasıl tükenmez ki böyle sevgiler, üç-beş gün bilemedin 1 ay sonra.
Geçtiğimiz günlerde Türkbükü’nde sabaha karşı sahibi olduğu Mavi Otel’den lazer ile Türkbükü Koyu’nun karşısındaki tepeye “Ece Erken Seni Çok Seviyorum” diye yazdıran Erdinç Acar’a, bir başka karşılaşmalarında, Ece sormuş; ”Benim için, başka ne yaparsın?” Bu soru üzerine, Erdinç “Senin için kolumdaki 26 bin euro’luk saati denize atarım” demiş ve herkesin önünde saati çıkarıp denize atmış. Tabi Ececik, hem çok şaşırmış hem de çok keyiflenip çok sevinmiş.
Benim İçin Ne Yaparsın
Etiketler:
Aşk Üzerine,
Bay Gri,
Ece Erken,
Fedakarlık,
İlişkiler
Pazartesi, Temmuz 19, 2010
Sevmek mi Daha Güzel, Sevilmek mi?
Fuzuli'ye 'Sevmek mi yoksa sevilmek mi daha güzeldir..? ' diye sormuşlar. 'Sevmek' diye cevaplamış ve eklemiş: 'Çünkü sevildiğinden asla emin olamazsın..'
Fuzuli'ye katılmamak elde değil... Hayat denilen bu oyun çok ilginç.. Kendine göre kuralları var, ve kuralları baştan söylemiyor, tam kuralları öğrendim artık derken, daha önce hiç bilmediğiniz bir kural sizin gol yemenize sebep olabiliyor. Neyse, sevmek üzerine konuşuyorduk.. Sevmenin çok çeşitli türleri vardır.
Sevmek mi Daha Güzel, Sevilmek mi?
Perşembe, Temmuz 08, 2010
İlişki Durumu
Daha çok azını yaşadığım şu ahir ömrümde çok insan tanıdım. Hayat işte kimse birbirine benzemiyor, herkesin istediği farklı... Herkesin bir işi var, herkes kararlı ,herkesin acelesi var fakat zaman sınırlı... Herkesin bir adı var, herkes kimlikli. Herkesin amacı var ve görev de belirli... ve kimi yolundan sapmış vakit harcıyor, kimi görevi unutmuş boş konuşuyor, kimi arada kalmış isyan ediyor, ve kimi de yapmış başarmış akıl veriyor... İlişki durumlarına gelirsek de türlü türlü insan var ama gözlemyebildiğim kadarıyla bir kategori sistemi yapabiliriz sanırım... Bugün bununla ilgili yazacağım...
İlişki Durumu
Pazar, Temmuz 04, 2010
Alain Delon'lar
Ozan Doğulu yeni bir albüm çıkardı "130 bpm" adıyla, diğer sanatçıların şarkılarını mixleyerek bir nevi djlik yapmış. Zaten Ozan Doğulu benim gördüğüm en iyi müzisyenlerden birisi ve bu işte de kalitesini göstermiş. Albümü kesinlikle tavsiye ederim. Albümde Sıla'yla yaptığı bir düet şarkı var, adı "Alain Delon", ilk klibini de bu şarkıya çekmiş. Şarkıyı çok beğendim, sözleri gerçekten çok doğru, gece hayatında olup bitenlere değişik bir açıdan bakmış, onun üzerine yazacağım bir şeyler.
Alain Delon'lar
Etiketler:
130 bpm,
Alain Delon,
Alain Delon Klip,
Aşk Üzerine,
Hayat Üzerine,
İlişkiler,
Ozan Doğulu,
Sıla
Bitmiş İlişkilere Hitaben
Herkesin yaşadığı birtakım ilişkiler vardır, hayatında bir dönüm noktası olan, o insandan kendiniz ya da hayata dair çok şey öğrendiğiniz... O insan size öyle bir kazık atmıştır belki hayat boyunca unutamayacağınız, ya da sizi bir daha hiç kimsenin incitemeyeceği şekilde incitmiştir. Yıpranmışsınızdır,paramparça olmuşsunuzdur, bu acımasız hayat oyununda iflasınızı vermişsinizdir bir başka deyişle. Ardından da, tıpkı zümrüdü anka kuşu gibi küllerinizden yeniden doğmuş ve daha önce olmadığınız şekilde güçlü bir şekilde tekrar başlamışsınızdır oyuna... Bu tip ilişkilerin ardından var söyleyeceklerim bu sefer...
Bitmiş İlişkilere Hitaben
Etiketler:
Aşk Üzerine,
Bitmiş İlişkiler,
İlişkiler,
Yaşanmışlıklar
Salı, Haziran 29, 2010
Sevgili Olmak Üzerine
Çok sevdiğim bir söz vardır; "Aşkı ya yaşarsınız ya da yazarsınız." diye, uzun zaman oldu yazmayalı,demekki bu çocuk aşık diye düşünmeyin, aşkı yaşamadım, hatta yaşamaya yeltenmedim bile... Çevremde o kadar aşk acısı çeken varken o cesareti nerede bulacağım kendimde. Yani Sezen Abla'nın dediği gibi "Uzak benden aşk uzak artık", yazmaya devam.. Ama Evliya Çelebi misali çok yer gezdim, çok kişi tanıdım, 2-3 hafta içinde... İyisi de çıktı, çürük olanı da... Ee tabi arkadaşlık kavun gibi değil mi sonuçta,iyi bir tanesini bulabilmek için onlarcasını koklamanız gerekir.
Sevgili Olmak Üzerine
Diğer Kanallarım
Kategoriler
- Aşk Üzerine (50)
- Günlük (14)
- Hayat Üzerine (35)
- Sevdiğim Şiirler (6)