Bu aralar olağanüstü bir şekilde pozitifim, sabahları kalkamayan ben her sabah dinç kalkıyorum, hep mutluyum, huzurluyum ve kimsenin de bunu bozmasına izin vermiyorum. Yüzümde hep bir gülümseme hakim, aman nazar değmesin... Hayattan bir şey öğrendim sanırım; bu dünya gerçekten enerji ile işliyor, ve başınıza gelen iyi ya da kötü her şey sizin isteğinize göre gelişiyor. Yani siz iyi şeyleri düşünüp olaylara istemeseniz bile olumlu bakmaya çalışırsanız emin olun başınıza gelecek bir sonraki durum olumlu olucak. Kimi insanlar vardır bir de aksilikler, uğursuzluklar gitmez üzerlerinden, kimileri vardır her şeye bir kulp bulurlar, dünyaya sahip olsalar neden güneş benim değil diye morallerini bozarlar. Nedense de gerçekten tüm aksilikler bunların başına gelir. Kısaca olumlu olursanız olumlu şeyler, olmazsanız da olumsuz şeyler gelecek başınıza, seçim sizin...
skip to main |
skip to sidebar
Bu aralar olağanüstü bir şekilde pozitifim, sabahları kalkamayan ben her sabah dinç kalkıyorum, hep mutluyum, huzurluyum ve kimsenin de bunu bozmasına izin vermiyorum. Yüzümde hep bir gülümseme hakim, aman nazar değmesin... Hayattan bir şey öğrendim sanırım; bu dünya gerçekten enerji ile işliyor, ve başınıza gelen iyi ya da kötü her şey sizin isteğinize göre gelişiyor. Yani siz iyi şeyleri düşünüp olaylara istemeseniz bile olumlu bakmaya çalışırsanız emin olun başınıza gelecek bir sonraki durum olumlu olucak. Kimi insanlar vardır bir de aksilikler, uğursuzluklar gitmez üzerlerinden, kimileri vardır her şeye bir kulp bulurlar, dünyaya sahip olsalar neden güneş benim değil diye morallerini bozarlar. Nedense de gerçekten tüm aksilikler bunların başına gelir. Kısaca olumlu olursanız olumlu şeyler, olmazsanız da olumsuz şeyler gelecek başınıza, seçim sizin...
Çok sevdiğim bir söz vardır; "Aşkı ya yaşarsınız ya da yazarsınız." diye, uzun zaman oldu yazmayalı,demekki bu çocuk aşık diye düşünmeyin, aşkı yaşamadım, hatta yaşamaya yeltenmedim bile... Çevremde o kadar aşk acısı çeken varken o cesareti nerede bulacağım kendimde. Yani Sezen Abla'nın dediği gibi "Uzak benden aşk uzak artık", yazmaya devam.. Ama Evliya Çelebi misali çok yer gezdim, çok kişi tanıdım, 2-3 hafta içinde... İyisi de çıktı, çürük olanı da... Ee tabi arkadaşlık kavun gibi değil mi sonuçta,iyi bir tanesini bulabilmek için onlarcasını koklamanız gerekir.
Kadın Dediğin
Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak,kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.
Herkesin başına gelmiştir, çoğu zaman kendi halinde akıp giden hayatın içinde bir yerlerde takılıp kalmışsınızdır. Her şeyden ümidinizi kesmiş, yalnızlık denizinde boğulmamak için çırpınır durursunuz. O zaman içinizi dökecek bir dost, sığınacak bir liman bulamazsınız kendinize o dev dalgaların ortasında. Sade ve sadece bir oraya bir buraya savrulur bulursunuz. Hayata tutunabilmeniz, o akıp giden zamana geri dönebilmek için bir tutunacak dal ararsınız belki de...
Bir sohbet ortamı düşünün, öyle çok kişi yok, tenha bir ortam... ve bu sohbetin bir resmini çizelim haydi... Önce manzarası; öncelikli tercih tabiki deniz kenarı olur ama büyük şehirdeyseniz ve şehrinizde deniz yoksa, bir binanın terası ya da en üst katında balkon gibi yerlerdede olur bu sohbet... Sohbetin yanına meze olsun, konuşurken ağzınız kurumasın diye birer bira söylersiniz garsona, ortaya da tuzlu fıstık, fonda hafif bir müzik de varsa eğer, dilsizi konuşturur bu ortam ne diyeyim.
İstanbul'da ne zaman vapurla karşıdan karşıya geçsem martılar dikkatimi çeker... Onlarca martı denizin üstünde uçar durur saatlerce, kimi denize dalar çıkar, kimi sadece havadan bakar. Hatta bazıları evcilleşmek üzeredir neredeyse gelecektir yanınıza...
Sonra düşündüm acaba bu martılar neden sürekli denizin üstünde gezip dururlar diye. Okuduğum güzel bir hikaye aklıma geldi o anda. Onu aktarmak istiyorum bugün, hikaye nerdendir bilmem ama çok hoşuma gider benim...
Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız.
Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor.
Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.
Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!..
Son zamanlarda en popüler ayrılık sözleri arasında girdi "Arkadaş Kalalım" sözü... Üstüne üstlük artık insanlar bunu olgun, modern olmakla özdeşleştiriyorlar. Bence kazın ayağı hiç de öyle değil, hayatınızdan çıkarmadan normal bir hayatınız hiç olmaz bence...
Melih Atasever Kişisel Blogu
Çarşamba, Haziran 30, 2010
Pozitif Olmak Üzerine
Bu aralar olağanüstü bir şekilde pozitifim, sabahları kalkamayan ben her sabah dinç kalkıyorum, hep mutluyum, huzurluyum ve kimsenin de bunu bozmasına izin vermiyorum. Yüzümde hep bir gülümseme hakim, aman nazar değmesin... Hayattan bir şey öğrendim sanırım; bu dünya gerçekten enerji ile işliyor, ve başınıza gelen iyi ya da kötü her şey sizin isteğinize göre gelişiyor. Yani siz iyi şeyleri düşünüp olaylara istemeseniz bile olumlu bakmaya çalışırsanız emin olun başınıza gelecek bir sonraki durum olumlu olucak. Kimi insanlar vardır bir de aksilikler, uğursuzluklar gitmez üzerlerinden, kimileri vardır her şeye bir kulp bulurlar, dünyaya sahip olsalar neden güneş benim değil diye morallerini bozarlar. Nedense de gerçekten tüm aksilikler bunların başına gelir. Kısaca olumlu olursanız olumlu şeyler, olmazsanız da olumsuz şeyler gelecek başınıza, seçim sizin...
Etiketler:
Hayat Üzerine,
Kişisel Gelişim,
Mutlu,
Olumlu,
Pozitif Olmak
Salı, Haziran 29, 2010
Sevgili Olmak Üzerine
Çok sevdiğim bir söz vardır; "Aşkı ya yaşarsınız ya da yazarsınız." diye, uzun zaman oldu yazmayalı,demekki bu çocuk aşık diye düşünmeyin, aşkı yaşamadım, hatta yaşamaya yeltenmedim bile... Çevremde o kadar aşk acısı çeken varken o cesareti nerede bulacağım kendimde. Yani Sezen Abla'nın dediği gibi "Uzak benden aşk uzak artık", yazmaya devam.. Ama Evliya Çelebi misali çok yer gezdim, çok kişi tanıdım, 2-3 hafta içinde... İyisi de çıktı, çürük olanı da... Ee tabi arkadaşlık kavun gibi değil mi sonuçta,iyi bir tanesini bulabilmek için onlarcasını koklamanız gerekir.
Sevgili Olmak Üzerine
Pazar, Haziran 20, 2010
Kadın Dediğin
Kadın Dediğin
Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak,kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.
Kadın Dediğin
Etiketler:
Aşk Üzerine,
Can Yücel,
Kadın Dediğin,
Sevdiğim Şiirler,
Şiir
Salı, Haziran 15, 2010
Hissettiğin Kadardır Hayat
Herkesin başına gelmiştir, çoğu zaman kendi halinde akıp giden hayatın içinde bir yerlerde takılıp kalmışsınızdır. Her şeyden ümidinizi kesmiş, yalnızlık denizinde boğulmamak için çırpınır durursunuz. O zaman içinizi dökecek bir dost, sığınacak bir liman bulamazsınız kendinize o dev dalgaların ortasında. Sade ve sadece bir oraya bir buraya savrulur bulursunuz. Hayata tutunabilmeniz, o akıp giden zamana geri dönebilmek için bir tutunacak dal ararsınız belki de...
Hissettiğin Kadardır Hayat
Çarşamba, Haziran 09, 2010
Sohbet Edilinebilecek İnsanlar
Bir sohbet ortamı düşünün, öyle çok kişi yok, tenha bir ortam... ve bu sohbetin bir resmini çizelim haydi... Önce manzarası; öncelikli tercih tabiki deniz kenarı olur ama büyük şehirdeyseniz ve şehrinizde deniz yoksa, bir binanın terası ya da en üst katında balkon gibi yerlerdede olur bu sohbet... Sohbetin yanına meze olsun, konuşurken ağzınız kurumasın diye birer bira söylersiniz garsona, ortaya da tuzlu fıstık, fonda hafif bir müzik de varsa eğer, dilsizi konuşturur bu ortam ne diyeyim.
Sohbet Edilinebilecek İnsanlar
Cumartesi, Haziran 05, 2010
Yazan Ne Güzel Yazmış
Perşembe, Haziran 03, 2010
Martılar
İstanbul'da ne zaman vapurla karşıdan karşıya geçsem martılar dikkatimi çeker... Onlarca martı denizin üstünde uçar durur saatlerce, kimi denize dalar çıkar, kimi sadece havadan bakar. Hatta bazıları evcilleşmek üzeredir neredeyse gelecektir yanınıza...
Sonra düşündüm acaba bu martılar neden sürekli denizin üstünde gezip dururlar diye. Okuduğum güzel bir hikaye aklıma geldi o anda. Onu aktarmak istiyorum bugün, hikaye nerdendir bilmem ama çok hoşuma gider benim...
Martılar
Çarşamba, Haziran 02, 2010
Onarmaya çalışmak mı, yıkıp yeniden başlamak mı?
Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız.
Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor.
Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.
Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!..
Onarmaya çalışmak mı, yıkıp yeniden başlamak mı?
Salı, Haziran 01, 2010
Ayı Derisinden Post, Eski Sevgiliden Dost Olmaz...
Son zamanlarda en popüler ayrılık sözleri arasında girdi "Arkadaş Kalalım" sözü... Üstüne üstlük artık insanlar bunu olgun, modern olmakla özdeşleştiriyorlar. Bence kazın ayağı hiç de öyle değil, hayatınızdan çıkarmadan normal bir hayatınız hiç olmaz bence...
Ayı Derisinden Post, Eski Sevgiliden Dost Olmaz...
Diğer Kanallarım
Kategoriler
- Aşk Üzerine (50)
- Günlük (14)
- Hayat Üzerine (35)
- Sevdiğim Şiirler (6)